01 Aralık 2024 Pazar
İhracatta Fiyat Belirleme Nedir ve Nasıl Yapılır?
İzmir'de dehşet gecesi: Tekneler alev aldı 1 kişi hayatını kaybetti
120 bin TL'lik telefon nöbeti! Geceden kuyruğa girdiler
AK Parti duyurdu: 3 ilin başkanı değişti
Suriye Devlet Başkanı Esad'dan ilk açıklama: Müttefiklerimizin yardımıyla tüm düşmanlarımızı yeneceğiz
Halkbank, verimlilik ile sürdürülebilir geleceğe yatırım yapıyor
Türkiye’nin sınır komşusu Suriye’de muhalifler Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı harekete geçti. Heyet Tahrir Şam’ın başı çektiği silahlı muhalifler, Halep ve İdlib başta olmak üzere birçok kritik noktayı ele geçirdi.
Muhalifler karşısında tutunamayan rejim ordusu, kaybettikleri yerleri apar topar terk etti. Rusya’ya kaçtığı söylenen Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’dan ilk açıklama geldi. Esad, “Tüm teröristlere ve onların destekçilerine karşı yerleşimlerimiz ve toprak bütünlüğümüz korumaya devam ediyoruz. Müttefik ve dostlarımızın yardımlarıyla, saldırılar ne kadar şiddetli olursa olsun onları mağlup edip ortadan kaldırabilecek kapasitedeyiz” dedi.
Suriye’nin kuzeyindeki Halep ilinin batı kırsalında 27 Kasım’da Esad rejimi güçleriyle rejim karşıtı silahlı gruplar arasında çatışma başlamıştı. 27-28 Kasım’da Halep’in batı kırsalından merkeze doğru hızla ilerleyen rejim karşıtı silahlı gruplar, çatışmaların ikinci gününden itibaren İdlib kırsalında da çok sayıda bölgeyi ele geçirmişti. Dün öğlen saatlerinden itibaren Halep kent merkezine giren silahları gruplar, akşam saatlerinde Halep kent merkezinin orta kesimlerine kadar ulaşmıştı.
Suriye’de Esed rejimi güçleriyle 4 gündür çatışan rejim karşıtı gruplar ülkede ilerleyişini sürdürüyor. Halep kent merkezinin büyük bölümünü ve İdlib ilinin tümünü rejim güçlerinden geri alan silahlı gruplar, İdlib’in güneyinde yer alan rejim kontrolündeki Hama kent merkezine ulaştı.
Akşam saatlerinde İdlib’in Han Şeyhun ilçesini ele geçiren gruplar, ilerleyerek Hama’nın kuzeyindeki Taybetul İmam, Keferzeyte, Keferenbude, Hilfeye, Kaletmadik, Latamine, Soran, Kirnez, Mardes, Hammaiyet ve Termele yerleşimlerini ele geçirdi.
Silahlı gruplar Hama’nın en önemli ilçelerinden biri olan, M5 kara yolu üzerindeki Morik ilçesini de rejim güçlerinden aldı. Zeynel Abidin Dağı’nı da kontrol altına alan silahlı gruplar, kuzeydeki Hama kent merkezine ulaştı.
Muhalifler karşısında tutunamayan rejim ordusu, kaybettikleri yerleri apar topar terk etti. Rusya’ya kaçtığı söylenen Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’dan ilk açıklama geldi. Esad, “Tüm teröristlere ve onların destekçilerine karşı yerleşimlerimiz ve toprak bütünlüğümüz korumaya devam ediyoruz. Müttefik ve dostlarımızın yardımlarıyla, saldırılar ne kadar şiddetli olursa olsun onları mağlup edip ortadan kaldırabilecek kapasitedeyiz” dedi.
Suriye’de yaşanan gelişmelere ilişkin ABD’den de ilk açıklama geldi. Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı; ” Suriye’deki durumu yakından takip ediyoruz ve son 48 saattir bölgedeki başkentlerle temas halindeyiz. Esad rejiminin, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararında belirtilen siyasi sürece katılmayı sürekli reddetmesi ve Rusya ile İran’a dayanması, şu anda kuzeybatı Suriye’de yaşanan olayların, özellikle rejim hatlarının çöküşünün, koşullarını yaratmıştır.
Aynı zamanda, Amerika Birleşik Devletleri, Hay’at Tahrir el- Şam (HTŞ) liderliğindeki bu saldırıyla hiçbir şekilde bağlantılı değildir; HTŞ, terör örgütü olarak tanınmaktadır. ABD, ortakları ve müttefikleriyle birlikte, gerilimin azaltılmasını, sivillerin ve azınlık grupların korunmasını, ve bu iç savaşı bir kez ve tamamen sona erdirebilecek, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu ciddi ve güvenilir bir siyasi süreç çağrısında bulunmaktadır. Ayrıca, Suriye’de IŞİD’in bir daha asla yeniden dirilmemesini sağlamak için hayati önem taşıyan ABD personelini ve askeri mevkilerini tam olarak savunmaya ve korumaya devam edeceğiz.”
Suriye’nin kuzeyindeki Halep ilinin batı kırsalında, 27 Kasım’da, Esed rejimi güçleriyle rejim karşıtı silahlı gruplar arasında çatışma başlamıştı. 27-28 Kasım’da Halep’in batı kırsalından merkeze doğru hızla ilerleyen rejim karşıtı silahlı gruplar, bugün merkezin büyük bölümünü ele geçirmişti Silahlı gruplar, akşam saatlerinde Han Şeyhun’u alarak tüm İdlib genelinde hakimiyet sağlamıştı.
Erzurum’da konuşlu, her türlü tıbbi müdahale için gerekli ekipmanları içinde bulunduran hava ambulansında, vardiyalı olarak tecrübeli 5 kaptan pilot, doktor ile sağlık personeli özveriyle görev yapıyor.
Sorumluluk sahasındaki il ve ilçelerdeki sağlık kuruluşlarından gelen ihbar üzerine önce meteorolojik şartlara bakan ekip, gerekli izinleri alarak uçuş rotasını belirliyor.
Kara yoluyla ulaşılması zaman alan ya da güç olan kırsal bölgelerdeki acil hastalara hizmet veren “Dadaş 25 Hava Ambulansı”, yaz kış, dağ taş, kar kış demeden hayati tehlikesi bulunan hastaları zamanla yarışarak hastanelere yetiştiriyor.
Kentte hizmete başladığı 2008’den bugüne yaklaşık 5 bin 500 vaka için havalanan ambulans helikopter, geçen yıl özellikle hayati tehlike taşıyan acil travmalar, kalp rahatsızlıkları, trafik kazaları ve yenidoğan hastalıkları, hastanelerden acil sevki gereken hasta ve organ nakilleri için 340, bu yıl ise 10 ilde 423 vakaya “hızır” gibi yetişti.
İl Ambulans Başhekimi Dr. Furkan Soner Taş, AA muhabirine, 10 ile hizmet verdikleri ambulans helikopterle 2008 yılından bu yana yaklaşık 5 bin 500 vaka taşıdıklarını söyledi.
Hava ambulansının bütün vatandaşların hizmetinde olduğunu dile getiren Taş, hava şartları uygun olduğu durumlarda ambulans helikopterle acil hizmet verdiklerini belirtti.
Taş, organ nakli, kardiyolojik vakaların yanı sıra kadın doğum ve acil olarak değerlendirdikleri tüm vakalar için ambulans helikopterin profesyonel ekiple havalandığını ifade etti.
Acil hastalara yetişmek için zamanla yarıştıklarını anlatan Taş, şunları kaydetti:
“Hızlı şekilde süreci yönetiyor, gecikme olmaksızın bu hizmeti veriyoruz. İşimiz kontrolsüz başlayan süreci kontrol altına almak. Acil olarak değerlendirdiğimiz tüm vakalarda ambulans helikopter elimiz, ayağımız. Helikopter, vatandaşın her türlü tıbbi ihtiyacına cevap verebilecek nitelikte, son teknolojik tıbbi cihazla donatılmıştır. Monitör, aspirasyon (solunum) cihazı, medikal gaz sistemi ve hasta sedyesi gibi donanımları var. Yüksek irtifada vatandaşlara müdahale etme imkanımız var. Helikopterde bir vakayı aldığımız yerden yoğun bakıma götürecek süre içinde de yoğun bakım hizmeti verecek donanım var.”
Dijitalleşmeyi stratejisinin merkezine alan ING Türkiye, toplumsal yatırımlarında gerçekleştirdiği projelerle dijital dönüşüme ve eğitime katkı vermeye devam ediyor.
ING Türkiye, Habitat Derneği ve ODTÜ’nün katkılarıyla 2020 yılında hayata geçirilen Dijital Öğretmenler Projesi ile eğitim alan ilkokul ve ortaokul öğretmenlerinin dijitalleşen dünyaya adım atması, dijital okuryazarlık becerileri edinmesi ve Türkiye’nin dijital dönüşüm sürecine katkıda bulunması hedefleniyor.
ODTÜ İktisadi İdari Bilimler Fakültesinin ev sahipliği yaptığı etkinliğe, ING Türkiye Genel Müdürü Alper Gökgöz, Habitat Derneği İcra Kurulu Başkanı Bora Caldu, ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil ve projeden mezun olan öğretmenler katıldı.
Alper Gökgöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada projenin, Türkiye’nin dijital dönüşümüne katkı sağlaması amacıyla ortaya çıktığını, eğitimde dijital araçları kullanarak fırsat eşitliğinin daha da kuvvetlendirilmesini amaçladıklarını belirtti.
Bu projeyle 9 ayrı seansta 9 bin öğretmene dijital yetkinliklerini artıracak eğitimler verdiklerini kaydeden Gökgöz, “45 binden fazla başvuru alan projede, öğretmenlerimize 45 saat canlı, 56 saat video içerik olmak üzere 101 saat eğitim verdik. Bugüne kadar 290 bin öğrenciye dolaylı olarak dokunmuş olduk. Bu nedenle çok mutluyuz. Bugün de ilk defa fiziksel olarak öğretmenlerimizle buluşuyoruz. Proje devam edecek. 10 bininci öğretmenlerimizi almak üzere yeni bir sınıf daha açtık. Öğretmenler eğitimlere katıldıkça projenin etkisi giderek büyüyor.” dedi.
Birçok platformda bu projeye yönelik ulusal ve uluslararası ödüller aldıklarını ve kendileri için en büyük ödülün, projenin etki analizi sonrasında ortaya çıkan sonuçlar olduğunu anlatan Gökgöz, proje kapsamında eğitim alan öğretmenlerin dijital araçları kullanarak yetkinliklerini artırdığını, bu sayede Türkiye’nin tüm illerinde eğitimdeki kalitenin daha da yukarı çekildiğini vurguladı.
Öğretmenlere dijital araçlar kullandırarak sunum tekniklerini kuvvetlendirdiklerini kaydeden Gökgöz, “Yapay zeka ve artırılmış gerçekliği sınıfta öğretmenlerimizin nasıl etkin bir şekilde kullanacağı ODTÜ’lü akademisyenlerimiz tarafından ele alınıyor ve öğretmenlerimize aktarılıyor. Yaptırdığımız etki araştırmasına göre, eğitime katılan öğretmenlerimizin yüzde 95’inden fazlası, artık bu tip araçları kullanmakta kendilerini çok daha güvenli hissettiklerini, internet ve bilgisayar teknolojisini kullanabilme yeteneklerinin arttığını söylüyor. Yüzde 80’den fazla öğretmenimiz ise artık dijital materyalleri sınıflarında etkin şekilde kullandığını belirtiyor. Kadının toplumda güçlendirilmesi de bizim için çok önemli bir konu. Bu eğitimde bizi mutlu eden şeylerden biri, yüzde 70’ten fazla katılımcının kadın öğretmenimiz olması.” diye konuştu.
Gökgöz, dijital alanda güçlenen öğretmenlerin, emek ve azimleriyle çok önemli işlere imza attığını aktararak, eğitimlerin dijital materyallerle kuvvetlendirilerek çevrim içi ve birebir uygulamalı olarak verildiği bilgisini paylaştı.
Sosyal sorumluluk projelerine banka olarak büyük önem verdiklerinin altını çizen Gökgöz, şunları söyledi:
“ING Türkiye olarak dünya genelinde dijital öncülerden bir tanesiyiz. Burada, mirasımızı ve DNA’mızı Türkiye’nin dijital dönüşümünde kullanmayı istiyoruz. Eğitim, odaklandığımız ana konulardan bir tanesi. Dijital Öğretmenler Projesi bizim için çok önemli. Dijital dönüşümün gücünü eğitime nasıl aktarırız derken, bu projeyle buna hayat vermekten dolayı onur duyuyoruz. Yine bu anlamda, üniversiteli öğrencilerimize, özellikle kadın mühendis öğrencilerimize burslar sağlıyoruz. Ağrı’da, Hatay’da, Kahramanmaraş’ta ‘Turuncu Okul’ projemiz var. Bu okullarda da yine öğrencilerimize ve eğitime destek vermeye devam ediyoruz. Deprem bölgesinin kalkınması, bizim için çok önemli bir konu. Kahramanmaraş’ta büyük bir operasyon merkezimiz var. Burası başta olmak üzere deprem bölgesinin yeniden daha kuvvetli şekilde hayata döndürülmesi de önceliklerimizden biri olmaya devam edecek.”
Etkinlikte konuşan Bora Caldu da kurum olarak böyle bir projeye ortak olmaktan heyecan duyduklarının altını çizerek, “Bu projenin önemli başarı göstergelerinden birisi de ING Türkiye gibi çok değerli bir özel sektör ortağımızın olması ve güçlü bir şekilde projeyi desteklemesi. Habitat Derneği olarak bütün yaptığımız sosyal sorumluluk projelerinde gönül birlikteliği kurmayı önemsiyoruz. Biz, ING Türkiye ile bir gönül birlikteliği kurduğumuza inanıyoruz. Kaliteli iş ondan sonrasında geliyor.” değerlendirmesini yaptı.
Caldu, “Habitat Derneği olarak 81 ilde her insana ulaşma hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Van’ın en uç köyünden katılan Aysel Öğretmenin yaşadığı zorluklardan, dijital araçların öğrencilerini nasıl heyecanlandırdığını bizimle paylaşan Ömer Öğretmene kadar pek çok hikayeye tanıklık ettiğimiz Dijital Öğretmenler projemizde, bugüne kadar 9 bini aşkın öğretmenin hayatına dokunmaktan dolayı gururluyuz.” dedi.
Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil, ODTÜ olarak, kuruldukları 1956 yılından bu yana Türkiye’de ve dünyada eğitimin standartlarını yükseltmek için çalıştıklarını, eğitimde kalite ve fırsat eşitliğini sağlama misyonları doğrultusunda, dijital dönüşüm projelerine öncülük ettiklerini söyledi.
Dijital Öğretmenler Projesinde yer almanın, görev sorumluluğuyla Türkiye’de eğitimin niteliğini artırma yolundaki kararlılıklarının bir göstergesi olduğunu belirten Yozgatlıgil, “Teknoloji, yalnızca hayatımızı kolaylaştıran bir araç değil, aynı zamanda öğretmenlerimizi güçlendiren ve eğitimde dönüşümü mümkün kılan bir kuvvet. Bu dijital dönüşüm dünyasında Van’daki, Edirne’deki, Mersin’deki, Trabzon’daki öğretmenlerimize, öğrencilerimize karşı sorumluluklarımızı düşününce, projenin önemi ortaya çıkıyor. Bu projenin parçası olmak ve bu organizasyona ev sahipliği yapmak, hem büyük bir gurur, hem büyük bir mutluluk.” şeklinde konuştu.
Organizasyona katılan öğretmenlerden Şükriye Karaaslan Aksoy, programa 5. dönem katıldığını, bu sayede eğitim verdiği çocuklara ödevlerinde, projelerinde, ders dışı çalışmalarında ve boş zamanlarında dijital ortamları nasıl kullanmaları gerektiği konusunda çok daha fazla yardımcı olabildiğini söyledi.
Ankara’nın Mamak ilçesindeki Ege İlkokulu’nda sınıf öğretmenliği yapan Melal Ekin de programın kendisi için çok verimli geçtiğini ve eğitime katılan diğer öğretmen arkadaşlarıyla buluşmaktan keyif aldığını dile getirdi.
Mersin’de İngilizce öğretmenliği yapan Fatma Savaş ise programa katılmaktan gurur duyduğunu ve dijital yetkinliğini artırdığını, öğrencilerine etkileşimli ortamlarda ders vermekten heyecan duyduğunu ifade etti.
Etkinlik, teknoloji yazarı Serdar Kuzuloğlu’nun “Yapay Zekalı Organik Akıllar” başlıklı sunumunun ardından sona erdi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Türkiye’de okul öncesi eğitim okullaşma oranının 2023-2024 eğitim öğretim yılında 5 yaşta yüzde 95,44’e ulaştığını belirterek, “Böylece OECD’nin Bir Bakışta Eğitim Raporu’na göre Türkiye’yi okul öncesi eğitimde tüm ülkeler arasındaki en büyük artış sağlayan ülke konumuna getirdik.” ifadelerini kullandı.
Çocuklarımızın yaşam boyu süren gelişim sürecinin temeli, hayatın ilk yıllarında atılan küçük ancak önemli adımlarla şekilleniyor. Okul öncesi eğitimde edinilen beceriler, çocuğun ileriki yaşamında ve bir üst öğretim kademesinde karşılaşacağı zorluklarla başa çıkabilme yeteneğini… pic.twitter.com/dkVspnwKPJ
— Yusuf Tekin (@Yusuf__Tekin) December 1, 2024
Bakan Tekin, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, çocukların yaşam boyu süren gelişim sürecinin temelinin, hayatın ilk yıllarında atılan küçük ancak önemli adımlarla şekillendiğini bildirdi.
Okul öncesi eğitimde edinilen becerilerin, çocuğun ileriki yaşamında ve bir üst öğretim kademesinde karşılaşacağı zorluklarla başa çıkabilme yeteneğini artırdığı gibi daha başarılı, mutlu ve üretken olmasına da imkan tanıdığını vurgulayan Tekin, şunları kaydetti:
“Bakanlık olarak 2002 yılı öncesinde ihmal edilen okul öncesi eğitim dönemine önem veriyor, çalışmalarımızı bu bilinçle şekillendirerek evlatlarımızı daha müreffeh bir geleceğe taşımak için kararlılığımızı sürdürüyoruz. 1992 yılında yüzde 5,1 olan ve 1992-2002 yılları arasında sadece yüzde 11,5’e yükseltilebilen okul öncesi eğitim okullaşma oranını, yapmış olduğumuz çalışmalarla 2023-2024 eğitim öğretim yılında 5 yaşta (brüt) yüzde 95,44’e ulaştırdık. Böylece OECD’nin Bir Bakışta Eğitim Raporu’na göre Türkiye’yi okul öncesi eğitimde tüm ülkeler arasındaki en büyük artış sağlayan ülke konumuna getirdik.”
Tekin, erken çocukluk dönemi ve okul öncesi eğitimde çocukları bilimin ışığında, milli ve manevi değerlerle şekillendirdikleri yeni ve farklı çalışmalarla buluşturmaya devam edeceklerini bildirdi.